21 Mart 2012

Işınlama Gerçekleştirildi mi?

Andrew Basiago “çocukken, hükümet görevlisi babasının kendisini bir geziye çıkardığını” söylüyor: “Gizli bir yere götürmüş. Orada arasında ışık olan levhalar varmış. Levhaların arasına girdiklerinde kendisini başka yerde bulmuş. Işınlama icat edilmiş ama gizleniyormuş. O zamandan beri ışınlanmayı ortaya çıkarıp, herkesin yararına kullandırtmaya çalışıyormuş.” Discovery Science'da bunları söylüyor.

Peki, gerçekten ışınlama icat edildi ama gizleniyor mudur! Hikayeyi biraz kurcalayayım.

Geçmişte trenler sanayiye büyük bir ivme kazandırmıştır. Ham maddeyle üretim noktalarını buluşturmuştur. Eğer ışınlama yapılıyor olsaydı büyük bir lojistik üstünlük sağlanırdı. Maliyetler düşer, endüstri inanılmaz noktalara ulaşırdı. Ham maddelerin ışınlanarak nakledildiğini düşünün. Günümüzde mühendisler tasarımların çizimlerini bir ülkede yapıyor, üretim başka ülkede yapılıyor. Üretimi Çin'e, Tayvan'a kaydıran bir sürü şirket var değil mi! Mühendisler, istedikleri an üretim hattının başına ışınlanabilseler işi denetimleri altında tutmaları çok daha kolay olurdu. Treni olan ve olmayan medeniyetler arasında oluşan uçurumdan daha büyük bir uçurum oluşurdu. Yoksa hükümetin ışınlamayı kullanabildiğine inananlar, o devletin yakın ekonomik rakiplerine erişilemez düzeyde fark attığını da mı iddia etmiş oluyorlar dersiniz! Böyle bir teknoloji ekonomiyi uçuracakken sadece askeri amaçlara mı vakfedilecek. Hem güçlü bir ekonomi askeri harcamalara da daha çok para ayrılabilir demektir.

Amerika askerlerine iyi lojistik yerler edinmek için ülkelerle işbirliği yapmaya çalışıyor. Türkiye'de de İncirlik üssü var. Her an istedikleri yerde olabilecek teknikleri varsa bu kadar zahmete ne gerek var. Askerleri geçtim en azından cansız nesneler olan onca silahı ışınlayarak savaş bölgelerine ulaştırabilir. Neden bu kadar ülkede üs edinmek gayretinde. Neden kargo uçakları dolanıyor.

Işınlanma pek çok şeyi değiştirme gücü üstünlüğü sağlar. Atom bombası sağlamıştı. Ama görünüyor ki Irak'ta Afganistan'da terörü tamamen sonlandıramıyor Amerika.

Işınlamayı hükümet kullanıyormuş. Ama gizliyormuş. Basiago ışınlamayı ortaya çıkarıp herkesin yararına kullandırmayı hedefliyormuş. Gizlemek için nasıl bir nedenleri olabilir ki. Ortaya çıkarsa ciddi bir yaptırım mı uygulanır. Nükleer başlıkların varlığını inkar ediyor mu o hükümet! Geçenlerde sahip oldukları nükleer başlık sayısını bile açıklamışlardı. Eh, ışınlamayı icat eden bir hükümet varsa zaten diğerlerini aşmış demektir. Aklıma gelmişken 19. yüzyılda sık olan bir şeyi aktarayım: Beyaz adamlar avcı-toplayıcıların yaşadığı yeni adalara göçer. Beyaz adamlar bozulan aletlerini gemiyle gönderiyor, yenileri gemiyle geliyor. Yerliler gemileri görüyor. Hayretler içerisindeler, beyaz göçmenlere nasıl kargo geliyor da kendilerine gelmiyor. Çoğunlukla kargoların doğaüstü bir kaynaktan geldiğini sanırlardı. Beyaz adamın pek umurundaymış gibi görünmüyordu. Gemilerini, teknolojilerini ada halkından saklama gereği duymuyorlardı. Ne yani, avcı-toplayıcılar gemilerini, teknolojilerini ellerinden mi alacaktı sanki. Niye saklayacaklardı.

Basiago'ya göre Barack Obama da ışınlanıyormuş. Peki neden başkanlık uçağı Air One'a bu kadar masraf yapılıyor. Bunun bakımı var, yakıtı var. Seyahatler için hazırda bekletiliyor. Kaldı ki güya ta Mars'a gitmek için kullanılıyormuş ışınlanma. O halde neden başkan uçakta saatlerce yoruluyor. Yani başkan bile rahat kullanamayacaksa neye yarar ışınlama.

Basiago'nun hikayesi uzaylı kaçırılma hikayelerinin yeni bir biçimi gibi duruyor. Zaten uzaylıların varlığını da gizliyor hükümet değil mi! 1947'de Roswell'e düşen cisimler uzaylı sanılmıştı. Hükümetin örtbas ettiği sanılıyordu. Öyle sanılması hükümetin işine gelmemiş de değildi. Böylece soğuk savaş döneminde mogul projesi kapsamında Rusların nükleer bomba denemelerini dinlemeye çalıştıklarını gizleyebilmişlerdi. Düşen cisimler istihbarat balonuydu. Evet, hükümetlerin gizlediği şeyler olabiliyor. Ama bunlar, uzaylıların ya da ışınlamanın varlığını uzun süre saklayabilecekleri büyük bir komplo olamaz. Genelde daha sıradan şeyler saklanabilir. Bir zamanlar bilim kurgu olan lazeri yeterince kullanılabilir hale getirmişler. Irak'ta bazı mayın ve yoldaki tuzakları lazerle ısıtarak patlatıyorlarmış. Tabii şimdilik elde taşınacak kadar küçük değiller. Görüldüğü üzere pek de gizlemeye gerek duymuyorlar.

Aslında kuantum mekaniği ışınlamaya teorik olarak izin veriyor. Hatta David J. Wineland ve Rainer Blatt başkanlığındaki ekip bunu başarmıştı. Bir atomun özelliğini diğerine kopyalayarak ışınlanmayı gerçekleştirdi. Atomun özellik bilgilerini nakledip, diğer atomda ortaya çıkardılar. Başka örnekler de var. Yani atomik düzeyde mümkün oluyor, tabii şimdilik. Yıllar sonra atomlara grup halinde uygulanabilmesini ümit etmemek için bir neden yok. Bu arada, 3 boyutlu yazıcılar, kim bilir o günlerde nasıl işlevler kazanacaktır! Ve tabii treni olan ve olmayan medeniyetler gibi yeni büyük uçurumlar oluşacak yazacağım ama tereddüt ediyorum, çünkü teknoloji artık hızlı yayılıyor. Hindistan nüfusunun yarısının evinde tuvalet yokmuş ama nüfusun yarısından fazlasında cep telefonu varmış. 2 milyar internete bağlanmış insan sayısının, 2020'ye kadar 5 milyara çıkacağı bekleniyor. Eğer kullanılabilir hale getirilebilirse, ışınlama teknolojisininde yaygınlaşması beklenebilir.


İlgili Belgeler:

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=239173

Işınlama’ gerçek oldu http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/274605.asp

Işınlama bir fantezi mi yoksa bir olasılık mı? http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/11635165.asp?gid=234