2 Mayıs 2009

UFO'lar ve Dinler

UFO’lar ve dinler birbirine çok alakasız gibi görünüyor olabilir. Başka bir açıdan çözümleme yaptığımızda şaşırtıcı sonuçlara ulaşabiliriz.

A. Yaygın UFO efsanelerine göre:

1. Uzaylılar bizi izliyor. Atom bombalarından sonra daha sık gelir oldular. Bize göz kulak oluyorlar. Kendimize zarar vermemizi istemiyorlar. İnsanlar, galaktik çapta büyük uygarlığın küçük bir parçası.

2. Uzay gemileri müthiş bir teknoloji kullanıyor. Evrenin kendi enerjisini kullanıyor. Bizim bilimimiz için imkansız ışık hızını aşabiliyor. En heyecan verici akrobatik hareketleri yapabiliyorlar. Eğer uzaylılar bize zarar vermek isteseydi şimdiye kadar olmuş olurdu. Gelişmiş teknolojileriyle bizi kolayca dize getirebilirdi. Bizden çok ilerdeler.

3. Bazen gece uzaylılar gelir. İnsanı felç eder. Üzerinde acımasız deneyler yaparlar. Bedene ufak aygıtlar yerleştirebilirler. En sonunda Uzaylı-İnsanlar için melezleme çalışmaları yaparlar. Cinsel ilişkide bile bulunabilirler.

4. Uzaylılar telepatiyle iletişim kurarlar.

5. Uzaylı topluluklar çok uygardır. Hırsları yoktur. Para kullanmazlar. İdealdirler.

B. Yaygın din efsanelerine göre:

1. Her şeyden sorumlu büyük bir varlık var. İnsanlar bu varlık için önemli.

2. Tanrı’nın gücü sonsuzdur. Canı ne isterse onu kolayca yerine getirebilir. Saat gibi işleyen evreni yaratmıştır. Bizim bilimimiz için imkansız mucizeleri yaratır. Musa’ya denizi yardırır, Tufan yaratır. O’nun bilgisi sonsuzdur.

3. Modası biraz geçmişte olsa: Gece iblis görenler vardı. Gelir ve baştan çıkarırlardı. Cinsel ilişkide bulunurlardı.

4. Tanrı seçtiği insanlara vahiy gönderir.

5. Din cenneti vaat eder. Burada herkes mutludur. Her şey bolca vardır. Tarifsiz mükemmel bir yerdir.

Şimdi işin ilginç yanına bakalım. A1’de olup biten her şeye karşı sorumluluk duyan bir uzaylı uygarlığa inanılıyor. B1’de tanımlanan Tanrı da her şeyden sorumlu. Evrendeki her olay kontrol altında. Rahatımıza bakalım. A2’de uzaylılara bizim çok üstümüzde teknoloji atfediliyor. Bizim anlayamayacağımız enerjileri kullanıyorlar. Uzaya, bizim bilgimizin çok ötesinde etki edebiliyorlar. B2’de Tanrı’nın gücü de hayranlık verici, değil mi. Bizim kavrayabileceğimizin ufuklarını aşan bilgisiyle evreni şekillendiriyor. A3 ve B3’teki cinsel temaya dikkat çekmeye gerek var mı. Dindar insanlara A4 garip gelebilir. B4’e bakıldığında aslında çok da yabancısı olmadıkları görülür. Bazı insanların umutla beklediği yerdir cennet. Bu dileğin varlığına neden olan etken A5’i de şekillendirdi.

İnsanlarda emniyette olma duygusu güçlüdür. Çocukken ebeveynler güvende olduğumuzu hissettirirdi. Bazı çocukların yalnızken kendilerini rahatlatacak hayali arkadaşları da olurdu. Büyüdükçe yerini Tanrı’ya, uzaylılara bıraktı.

Dinin, beynin büyük ölçüde psikolojik eğilimlerine, beklentilerine göre evrilerek yayılabilen bir mem virüs olduğunu Richard Dawkins belirtmiştir. Dinin bu alanda tek başına olduğu düşünülemez. Benzer psikolojik eğilimlere uyum sağlayan virüsler, beyinler tarafından kolayca benimsenir. UFO memleri de oldukça gelişti. Efsaneler birçok insan tarafından gerçekmiş gibi yaşanıyor.

Memler için beyin doğal çevredir. Memler yayılırken beyinlerdeki “doğal seçilim” baskısıyla evrilir. Beyinlerin psikolojik eğilimleri ve hafızasındaki diğer memler, yeni memler üzerinde ayıklanmaya yol açar. Hemen, canlılar üzerindeki doğal seçilimin, konuyla bağlantılı noktasını belirtiyim; Gözler birçok hayvan için yaşamsal olduğundan üzerindeki doğal seçilim baskısı yüksektir. Farklı hayvanlarda defalarca değişik noktalardan evrilmeye başlamıştır. Ve seçilim baskısı, aynı mühendislik ilkelerini kullanmaya doğru itmiştir. Tekrar konuya dönüyorum. Zamanında din mem kompleksi geliştikçe –detaylandıkça-, ne tür doğal seçilim baskılarıyla karşılaşarak bazı ilkelerinin nasıl şekillendiği –uyum sağladığı- B maddesi altında sıralanmıştır. UFO efsaneleri mem kompleksi de detaylandıkça din mem kompleksiyle örtüşen ilkeleri ortaya çıkmıştır. Beyinlerdeki doğal seçilim baskısı, benzeşmeleri yönünde itmektedir. Bu tipten başka memlerin, evrildikçe bazı ilkelerinin neye benzeyeceği kestirilebilir.

Yalnız, UFO memleri daha yeni ortaya çıktığından, din memlerinden daha yaratıcı. Gelişen bilim ve teknolojiden de bolca kırıntı alıyor. Hayal gücü etkileniyor. Bu nedenle içinde bilime daha çok gönderme oluyor. Oysa din ortaya çıkarken bilim yoktu. O zamanlar çok şey sihir ve mucizeydi. Basitti; “ol dedi oldu”, “üfledi Meryem hamile kaldı”. Oysa UFO mem kompleksinde, radyoaktivite var, kurt delikleri var, radyo verici aletler var, ve unutmayalım ışınlar da…

Din dışında da birçok virüs vardır. UFO efsaneleri en başarılı olanlardan biridir. Dinle aynı şeylere uyum sağladığından başarılıdır. Bu ortak noktaları keşfedebilen virüslerin de önü açık görünüyor. Yeri gelmişken bilimsel UFO kanıtı aramaları bomboş bir virüs değildir, heyecan vericidir. Diğer bilimsel çalışmalar gibi değerli öğeleri olan virüstür. SETI sürüyor işte. Bilimsel UFO kanıtı aramaları, efsaneleri kadar ilgi çekmiyor. Çünkü hazır cevapları yok. Psikolojik eğilimlere karşılık vermiyor. Yani efsanelerin uyum sağladığı şeylere uyum sağlamamıştır. Bu anlamda başarılı bir virüs değildir ve yaygın değildir. Bilimsel çalışmaların, mistik efsaneler kadar ilgi çekemiyor olmasının nedeni budur.

Not:
Yazıda geçen mem kavramı ön açıklama yapılmadan kullanılmıştır. Artık mem kavramı memi öyle yayıldı ki İngilizce Dili sözlüğüne bile girdi. “Meme” doğal bir İngilizce sözcük oldu.

Hiç yorum yok: