18. yüzyılda herkesi etkileyen bir
makine yapıldı. Bu makine gösterilerde satranç oynuyordu. Bir
sürü efsane yayıldı. Bu makine gerçekten kendi kendine mi
satranç oynuyordu. Yoksa gösteriyi sunan kişi filan mı
yönetiyordu? Ama bunu nasıl yapıyordu? Makineler satranç
oynayabilir miydi, yoksa satranç oynamak insana özel miydi? Bu
merak gösterilerin insanla dolup taşmasına neden oluyordu. Bazı
gözlemciler, saklanmış oyuncunun kolunu, The Turk'un kolunun içine
sokarak yönettiğini söylemişti. Ne olursa olsun gizemini yıllarca
koruyabilmişti.
Elbette The Turk kendi kendine satranç
oynamıyordu. İçinde bir canlı öz gizliydi. :-) Dolabında
saklanan bir insan, hareketlerini yönetiyordu. Ama kolu öyle direkt
yönetilmiyordu. Karmaşık bir düzenek kurulmuştu. Dolabın
içindeki bir kumanda kolu, içerdeki satranç kareleri üzerinde
konumlandırılıyor. Ve bu karmaşık bir düzenekle dolabın
üstündeki satranç tahtasına yansıtılıyordu. Bu düzenek bile
iyi bir otomat olduğunu gösterir. Hatta o dönemde kendi kendine
çalan orkestralar geliştirilmiş. Bazı müzikler üzerine
programlanabiliyormuş. Gösterileri yapılıyormuş.
The Turk'ün aksine beyin otomatında
gizlenen bir canlı öz yok. :-) Hareketleri kendi kendine yapıyor.
Beynimin bana ihtiyacı yok.