Doğada ışığa duyarlı proteinler
üreten canlılar var. Zaten gözlerin temeli de bunlara dayanır.
Canlıdan bu proteini oluşturan DNA parçasını alıyorlar. Virüse
kopyalıyorlar. Sonra bunları beyindeki sinir hücrelerine
gönderiyorlar. Böylece sinir hücreleri ışığa duyarlı
proteinler oluşturuyor. Işık aldıklarında aktifleşip, sinyal
gönderiyorlar. Işık yokken durgunlar.
İstenen sinir ağı, tipi
hedeflenebiliyor. Virüsdeki ayarlamalarla doğru sinire
gönderilebiliyor
Dopamin sinir hücreleri ödüllendirilme
duygusunu yaratır. Farenin dopamin sinir hücrelerini bu yolla mavi
ışığa duyarlı hale getirmişler. Böylece farenin o hücreleri
ışık aldığında ödüllendirildiğini hissediyor. Çevresinde
mavi ışık çakan bir kutu var. Evet, fare tekrar tekrar kutuya
gidiyor.
Beyin tedavileri için bu yöntemlerin
insanlar üzerinde de kullanılması yakındır. Acaba beyin kontrolü
de yapabilirler mi dersiniz! :-)
Ayrıntılar için konferansı izleyin:
Yüzyıllardır makineler düşünebilir
mi merakı insanları meşgul etmiştir. 18. yy'da ortaya çıkan The
Turk'le (Mekanik Türk) tartışmalar tavan yapmıştır. Bu otomat
gerçekten düşünüyor muydu. Yoksa içinde bir insan mı vardı.
Bu merak, O'nu neredeyse 100 yıl ilgi konusu yapmıştır.
Aslında düşünmek-düşünmemek
arasında keskin bir ayrım yok. Bir süre sonra internete bağlı
bilgisayarlar kararlar alırken bilinçliliği çok iyi simüle
edecektir. Ama bu geçiş yumuşak olacaktır. Ve çoğunlukla
düşünüyor oldukları fark edilemeyecektir. Daha doğrusu
bilinçliliği bizim de yaptığımız gibi simüle ettikleri fark
edilemeyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder