23 Kasım 2012

Beyindeki Ben Özü ve The Turk


18. yüzyılda herkesi etkileyen bir makine yapıldı. Bu makine gösterilerde satranç oynuyordu. Bir sürü efsane yayıldı. Bu makine gerçekten kendi kendine mi satranç oynuyordu. Yoksa gösteriyi sunan kişi filan mı yönetiyordu? Ama bunu nasıl yapıyordu? Makineler satranç oynayabilir miydi, yoksa satranç oynamak insana özel miydi? Bu merak gösterilerin insanla dolup taşmasına neden oluyordu. Bazı gözlemciler, saklanmış oyuncunun kolunu, The Turk'un kolunun içine sokarak yönettiğini söylemişti. Ne olursa olsun gizemini yıllarca koruyabilmişti.

Elbette The Turk kendi kendine satranç oynamıyordu. İçinde bir canlı öz gizliydi. :-) Dolabında saklanan bir insan, hareketlerini yönetiyordu. Ama kolu öyle direkt yönetilmiyordu. Karmaşık bir düzenek kurulmuştu. Dolabın içindeki bir kumanda kolu, içerdeki satranç kareleri üzerinde konumlandırılıyor. Ve bu karmaşık bir düzenekle dolabın üstündeki satranç tahtasına yansıtılıyordu. Bu düzenek bile iyi bir otomat olduğunu gösterir. Hatta o dönemde kendi kendine çalan orkestralar geliştirilmiş. Bazı müzikler üzerine programlanabiliyormuş. Gösterileri yapılıyormuş.

The Turk'ün aksine beyin otomatında gizlenen bir canlı öz yok. :-) Hareketleri kendi kendine yapıyor. Beynimin bana ihtiyacı yok.

Hiç yorum yok: